Bağışıklık sapması sonucu gelişen tiroiditlerin en sık görüleni “Haşimato tiroiditi”dir. Yaklaşık 100 yıl kadar önce Japon doktor Hakaru Hashimoto tarafından tanımlanan bu tip kronik tiroiditleri son yıllarda daha çok görüyoruz.
Haşimato tiroiditinin önemli bir özelliği “sessiz ve derinden giden bir hastalık” olması, hastalığa yakalananlarda ciddi bir rahatsızlık yaratmamasıdır. Bu nedenle, hastalığı “sessiz tiroit iltihaplanması” gibi tanımlayanlar da vardır. Haşimato tiroiditi nadiren “hipertiroidi” tablosu ile ortaya çıkar.
Haşimato’nun teşhisi kolaydır
Haşimato tiroiditini muayene ile teşhis etmek kolay değildir. İlk belirtisi elle muayenede saptanan ağrısız bir tiroit bezi büyümesidir. Doktorunuz, Haşimato tiroidi olduğunuzu düşündüğünde, bunu doğrulayıcı bazı kan testleri isteyecektir.
Araştırmalar, Anti-TPO antikorlarının hastaların yüzde 95’inde yükseldiğini ve yüzde 60’ında da Anti-Tg antikoru testinin pozitif çıktığını göstermektedir.
Haşimato kilo kontrolünü bozar
Haşimato tiroiditinde en sık görülen kronik seyir, hastalığın sessiz ve derinden giden “hipotiroidi” formudur. Bu hastalıkta; ilerleyici bir kilo alma sorunu, gösterilen onca çabaya rağmen kilo vermede zorlanma, halsizlik gibi pek de tiroit hastalığını düşündürmeyen belirtiler ön plandadır.
Eğer, tahrip olan tiroit dokusu fazlaysa, hipotiroidi belirtileri daha da şiddetlenir. Bu durumda, hastaların şikayetlerine cilt kuruluğu, ciltte solukluk ve matlaşma, saç kırılma ve dökülmeleri, kabızlık, ses kalınlaşması gibi yakınmalar da eklenir.
Menopoz sürecine yaklaşan ya da bu dönemi yaşamaya yeni başlayan bir kadında kilo almaların, şişme ve yorgunlukların, müphem kas ve eklem ağrılarının Haşimato ile ilgili bir hipotiroididen kaynaklanabileceği başlangıçta pek akla gelmez.
Haşimato’ya bağlı tiroiditinin ilk ve tek belirtisi, sebebi bulunamayan bir “bellek azalması” da olabilmektedir. Bu durum özellikle ileri yaşlarda ağır seyredebildiğinden dikkatli olunmalıdır.