Üçlü negatif meme kanseri nedir?

Üçlü negatif meme kanseri nedir?

Hücre zarında östrojen hormon reseptörü (ER), progesteron hormon reseptörü (PR) ve human epidermal büyüme faktörü reseptörü 2 (HER2) adlı üç reseptörün bulunmadığı meme kanserine üçlü negatif meme kanseri (TNBC, Triple Negative Breast Cancer) denir.

Üçlü negatif meme kanseri diğer meme kanseri türlerine göre daha nadir görülür. Tüm meme kanserlerinin yaklaşık %15’i kadardır. Ancak meme kanseri çok yaygın olduğu için üçlü negatif meme kanseri çok sayıda insanı etkilemektedir; öyle ki dünya genelinde her yıl yaklaşık 2 milyon kadına meme kanseri tanısı konulduğu düşünülürse, üçlü negatif meme kanseri yıllık en az 200 bin kadını etkilemektedir. Özellikle Afrika veya Hispanik soylu bireylerde, ayrıca genç kadınlarda ve BRCA1 mutasyonu olanlarda yaygındır. Meme kanserinde sık kullanılan hormon tedavisi, bu meme kanseri türünde kullanılmamaktadır.

Üçlü negatif meme kanserini anlamak için, diğer meme kanserleri hakkında da fikir sahibi olmak gerekir.

2000’li yılların başına kadar meme kanserini kabaca östrojen hormonuna duyarlı ve duyarsız olarak iki grupta incelerken, günümüzde bu bilgi değişime uğramış ve meme kanserinin, kanser hücrelerinin yüzeylerinde taşıdığı veya taşımadığı reseptörlere, yani biyolojik özelliklerine göre 4 ana türde olduğu keşfedilmiştir.
Luminal A: Östrojen hormonuna duyarlı tümörler (ER pozitif)Luminal B: Östrojen hormonuna zayıf duyarlı ve/veya aynı zamanda Her2 reseptörü taşıyan tümörler (Her2 pozitif)
Her2 pozitif: Östrojen hormonuna duyarsız Her2 reseptörü taşıyan tümörler
Üçlü negatif: Östrojen hormonu ve Her2 reseptörü taşımayan tümörler (triple negatif meme kanseri, aynı zamanda bazal tip olarak da bilinir)
2016 yılında Nature’da yayımlanan bir çalışmaya göre, üçlü negatif meme kanserli hastalarda prolaktin adlı hormonun hücre yüzeyinde bulunan reseptörü, hastaların yaşam sürelerinin artmasında ve yoğun tedavilere maruz kalmasının önlenmesinde önemli bir belirteç olabilir. Bu çalışma, üçlü negatif meme kanserinin de kendi içinde farklı özelliklere ait alt sınıflarının olduğunun bir göstergesidir.

Üçlü negatif meme kanserine yakalanma ihtimalini artıran durumlar – risk faktörleri

Yeni çalışmalar üçlü negatif meme kanserinin risk faktörlerini araştırmaktadır. Aşağıdaki faktörlerin bu kanserin riskini artırabileceği bulunmuştur:

Obezite ve hareketsizlik

Obezite ve artmış vücut kitle indeksi üçlü negatif meme kanserinin riskini artırır. Bu durumun sebepleri arasında sağlıksız beslenmeyle birlikte aktif olmamak da bulunur.

Kalıtsal faktörler

Anne-babadan kalıtım yolu ile aktarılan mutasyona uğramış genlere (örneğin BRCA1 ve 2 mutasyonları) sahip bireylerde üçlü negatif meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir. Daha yüksek risk olup olmadığını aile bireylerinin hastalık geçmişlerine bakılarak söylemek mümkün.
– İlgili konu: Kalıtsal BRCA1 ve BRCA2 mutasyonu nedir? Taşıyıcıları için risk yönetimi nasıl olmalı?

Yaş

Bazı araştırmalara göre yaş faktörü, üçlü negatif meme kanserine yakalanma riskini etkileyen faktörler arasında. Çalışmalara göre menopoz öncesi üçlü negatif meme kanserine yakalanma riski; menopoz sonrasına göre daya yüksek.

Irk ve etnik köken

Bazı çalışmalar ırkların üçlü negatif meme kanseri risklerinin farklı olduğunu öne sürmektedir. Üçlü negatif meme kanseri Afrika kökenli Amerikalı kadınlarda ve Aşkenaz Yahudileri’nde normalden fazla görülmektedir.

Üçlü negatif meme kanseri nasıl teşhis edilir?

Teşhisi diğer meme kanserlerinden farklı değildir. Üçlü negatif meme kanseri mamografi ile tespit edilebilir. Ayrıca diğer meme kanseri türlerinde olduğu gibi kişinin kendisi memesinde kitle fark ederek hekime başvurabilir. Bir kitle ya da büyüme tespit edildiğinde şüpheli dokunun meme biyopsisi ile alınıp incelemesi gerekecektir. Patoloji raporunun ardından kanser hücrelerinin olup olmadığı belli olur. Eğer meme kanseri teşhisi konuşmuşsa, bu tümör dokusu östrojen-progesteron ve Her2 reseptörleri yönünden immünhistokimyasal incelemeye tabi tutulur. Bu üç tümör belirteci negatif ise üçlü negatif emme kanseri denilir.

İlgili konu: Meme kanseri belirtileri ve tedavisi – sorular ile TANI YOLCULUĞU

Üçlü Negatif Meme Kanseri Tedavi Yöntemleri ve Gelişmeler

Tedaviye Genel Yaklaşım

Üçlü negatif meme kanseri tedavisine yaklaşım, hastalığın evresine göre değişmektedir. İleri evrede kemoterapi, immünoterapi ve akıllı ilaçların hangi durumlarda seçileceği ve kullanımı sırası netleşmiştir. Erken ve bölgesel olarak ilerlemiş evrede ise daha dikkatli bir tedavi planlaması gerekmektedir.

Erken evrelerde

Üçlü negatif meme kanseri, daha agresif biyolojisi sebebiyle, erken evrelerde dahi, ana tedavi olan cerrahiden önce ve sonra sistematik tedaviler uygulanmasına daha yatkındır.
Tümör küçültmek, cerrahinin başarısını artırmak ve görüntüleme yöntemleri tarafından tespit edilemeyen mikro-metastazları yok etmek amacıyla ameliyat öncesi uygulanan yöntemlere neoadjuvan tedavi diyoruz. Üçlü negatif meme kanserinde neoadjuvan tedavi için kemoterapi ve immünoterapi kullanılmaktadır.
Ameliyat sonrası, kanserin tekrarlama riskini azaltıcı uygulamalara ise adjuvan tedavi diyoruz. Tümörün boyutu, özellikleri ve yayılımına bakarak koruyucu tedavi olarak uygulanan adjuvan tedaviler, üçlü negatif meme kanseri için kemoterapi ve immünoterapidir.

İleri evrede

İleri evre üçlü negatif meme kanserinde kemoterapi, immününoterapi ve akıllı ilaçlar kullnılmaktadır.
Poli (ADP-riboz) polimeraz (PARP) inhibitörleri, bir germ hattı (kalıtsal) BRCA1 veya BRCA2 mutasyonu olan ileri evre üçlü negatif meme kanserine sahip hastalar için yeni bir tedavi seçeneğidir (bakınız ilgili FDA onayı).

Tümörleri programlanmış ölüm ligandı 1 (PD-L1) pozitif ileri evre üçlü negatif meme kanserli bireyler için 2 adet FDA (ABD Gıda ve İlaç İdaresi) onaylı immünoterapi seçeneği bulunmaktadır. Tekrarlayan metastatik üçlü negatif meme kanserli hastaların yaklaşık %20 ila %40’ında PD-L1 pozitif hastalık vardır; bu hastalarda, Atezolizumab (Tecentriq) ve Pembrolizumab (Keytruda) kemoterapiye eklendiğinde progresyonsuz sağkalımı (PFS*, ilerlemesiz yaşam süresi) iyileştirme yeteneğini göstermiştir.
Sacituzumab Govitecan adlı yeni bir akıllı ilaç, ileri evre ve daha önce en az 2 basamak sistemk tedavi alan hastalar için uygundur.
Üçlü negatif meme kanserinde daha fazla ve etkin tedavi yöntemleri sunmak açısından devam etmekte olan bir dizi klinik çalışma bulunmaktadır.
Gelelim şimdi tedavinin detaylarına:

Metastaz Olmayan Hastalarda Tedavi Seçenekleri

Üçlü Negatif Meme Kanseri için neoadjuvan ve adjuvan tedavi seçenekleri, diğer meme kanserlerinde kullanılan yaklaşımlar ile benzerdir.
Tümör 0,5 cm’den Küçükse

Kemoterapi
0,5 cm’den küçük nod negatif ve üçlü negatif tümörlerin prognozu (hastalık gidişatı) genellikle iyidir. Bu nedenle yan etkileri ile de karşı karşıya kalınacak olan kemoterapiden fayda görmek pek olası değildir. 1 ila 5 mm arasındaki tümörler (mikroinvaziv veya daha küçük) için de kemoterapiye ihtiyaç duyulmaz ancak küçük de olsa bir faydası olabileceğini göz ardı etmemek önemlidir.
Adjuvan Kemoterapi
Küçük boyutlardaki üçlü negatif tümörlerin doğal seyri için yürütülen bir çalışmada, adjuvan kemoterapi ile tedavi edilemeyen 1 cm’ye kadar olan tümöre sahip hastalar için 5 yıllık nükssüz sağkalım %75-89 iken, uzak nükssüz sağkalım %95’di. Bir başka çalışmada ise kemoterapi almadan %90-93 oranında bir nükssüz sağkalım ileri sürüldü. İleriye dönük veri eksikliği de göz önüne alındığında, küçük tümörlere sahip hastalarda adjuvan kemoterapi uygulama, hasta ve doktorun kararına bağlı bırakılmıştır.
Tümör 0,5 cm’den Büyükse
Kemoterapi
Tümör boyutu 0,5 cm’den büyük olan veya tümör boyutunun önemli olmadığı Nod+ TNBC hastalarında kemoterapi önerilmektedir. Ancak meme kanserinin bu türü, diğerlerine göre daha yüksek nüks oranına sahip olduğundan dolayı endokrin tedavisi gibi hedefe yönelik tedavi seçenekleri için uygun değildir.
Neoadjuvan veya Adjuvan Kemoterapi
Neoadvujan kemoterapi seçeneği, bölgesel olarak ilerlemiş kansere sahip hastalarda veya meme koruyucu cerrahi seçeneğine uygun olmayan hastalarda önerilmektedir. Ayrıca 2-3 cm aralığınca (T2) tümör kalıntısı tespit edilen ve adujan tedavi alacak olan hastalar için de neoadjuvan kemoterapi düşünülebilir.
Adjuvan kemoterapinin yararına yönelik nod+ meme kanseri kadınlar arasında yapılan randomize bir çalışmada, hormon + olan hastalara kıyasla hormon (-) hastalar, tedaviyi takip eden 5 yılda daha önemli sonuçlar vermiştir. Bu bulgular, hedefe yönelik tedavi için uygun olmayan TNBC hastalarında neo/adjuvan kemoterapinin önemini vurgulamaktadır.
Ayrıca neoadjuvan tedavi olarak kemoterapi ile birlikte ve ardından ameliyat sonrası adjuvan tek bir ajan olarak devam edecek şekilde yüksek riskli, erken evre, üçlü negatif meme kanseri için immünoterapi pembrolizumab, Temmuz 2021’de FDA onayı aldı ve standart uygulamaya girdi.
Tercih Edilen Tedavi Rejimleri
Antrasiklin, Alkilator ve Taksan bazlı kemoterapi seçenekleri, TNBC hastaları için standart tedavi rejimleri olmaya devam etmektedir; yakın zamanda buna Kapboplatin de eklenmiştir. Taksan ve Antrasiklin’in TNBC tedavisinde önemli aktivitesi vardır ancak alkilleyici kemoterapiler için anlamlı veriler bulunmamaktadır.
Taksan bazlı kemoterapinin hastalıksız sağkalıma (HS) olan faydası için yürütülen ve Adjuvan Florourasil, Epirubisin ve Siklofosfamid (FEC) tedavisi ile FEC’den sonra Paklitaksel tedavisi karşılaştırıldığı bir çalışmada, Paklitaksel ilavesi ile 7. yılda bir iyileşme olduğu bildirildi (%74’e karşı %56).
Bir başka çalışmada, aynı süre boyunca verilen Antrasiklin/Taksan bazlı rejime karşı Dosetaksel ve Siklofosfamid’i test etti ve Antrasiklinin TNBC için faydalı olabileceği öne sürüldü. Ancak Antrasiklin bazlı olmayan rejimler, nod negatif, 1 cm’den düşük tümör veya kardiyak riske sahip, düşük riskli TNBC hastaları için uygun olabilir.

Antimetabolit Ajan Rolü:

  1. veya 3. Evre TNBC hastaları için Paklitaksel’i takiben Doksorubisin ve Siklofosfamid (AC-T) veya Dosetaksel ve Siklofosfamid (TC) gibi neoadjuvan rejimler standarttır. Bunları takiben tümör kalıntısı olduğu durumlar için yapılan bir çalışmada, ek Kapesitabin adjuvan tedavisinin uygulanmasının faydalı olduğu söylenmiştir.
  2. evre TNBC hastaları içinse AC-T veya TC gibi standart neoadjduvan tedavi yerine adjuvan tedavi uygun görülmüştür. Bir çalışmada, neoadjuvan kemoterapi almamış hastalarda adjuvan kemoterapiye Kapesitabin veya Gemsitabin gibi antimetabolit ajanların eklenmesinin genel sağkalım sonuçlarını iyileştirmediği ileri sürülmüştür. Benzer şekilde adjuvan Gemsitabine çalışmaları da olumsuz sonuçlar vermiştir.
    Sonuç olarak bakıldığında, neoadjuvan tedavi almayan TNBC’li hastalarda adjuvan olarak standart Antrasiklin ve/veya Taksan bazlı kemoterapiler tercih edilebilir.

Platinlerin Rolü:
Platin bazlı kemoterapinin eklenmesi 2. veya 3. evre TNBC için “standart” olmalı mı sorusuna yönelik yapılan araştırmalarda, neoadjuvan rejimlere bu eklemenin, tam patolojik yanıt oranının iyileştiği gösterilmiştir. Ancak henüz Antrasiklin, Alkilatör ve Taksan bazlı tedavi alan hastalarda bu eklemenin, genel sağkalımı iyileştirildiği gösterilmedi.
İmmünoterapinin Rolü:
Paklitaksel + Karboplatin + Pemrolizumab rejimi, ameliyat öncesi AC + Pembrolizumab rejiminin kullanıldığı çalışmanın sonuç olarak FDA tarafından verilen onayına dayanarak, immünoterapi uygulaması kontrendikasyon olmayan ve neoadjuvan kemoterapi alan 2. ve 3. evre TNBC hastaları için neoadjuvana pembrolizumabın eklenmesi ve bu ajana ameliyattan sonra devam edilmesi önerilmektedir. Bu durumdaki hastalar için onay alan tek ajan Pembrolizumab’dır ve diğer ajanlar üzerine çalışmalar devam etmektedir.

BRCA mutasyonu taşıyanlarda RARP inhibitörlerinin Rolü:

Bu hastalarda özellikle Kapesitabin toksisitesinden kaçınmak adına genellikle Olaparib tercih edilmektedir. Ameliyat ile tedavi edilen, nod+ veya primer tümör boyutu 2cm’den büyük olan BRCA mutasyonuna sahip hastalarda adjuvan Olaparip önerilmektedir.

Adjuvan ve Neoadjuvan Üçlü Negatif Meme Kanseri Tedavisine Dair Merak Edilen Sorular

Neoadjuvan pembrolizumab ve kemoterapiden sonra bir patolojik tam yanıt (pTY) elde eden hastalarda adjuvan ortamda pembrolizumaba devam edilmeli mi? Adjuvan uygulamaya karşı neoadjuvanın nispi katkılarını bilmesek de, bir pTY’nin elde edilip edilmediğine bakılmaksızın, denemede yapıldığı gibi pembrolizumabın adjuvan ortamda devam ettirilmesini öneriyoruz.
Adjuvan pembrolizumab, pTY’ye ulaşamayan hastalarda, örneğin kapesitabin veya olaparib ile (germline BRCA mutasyonu olan hastalarda) diğer adjuvan tedavilerle birlikte uygulanmalı mı? Bu soruyu ele alan herhangi bir veri olmamasına rağmen, eş zamanlı tedavi öneriyoruz. Kapesitabin ve pembrolizumab ve olaparib ve pembrolizumab (diğer tümör tiplerinde) kombinasyonlarının kabul edilebilir güvenlik profillerine sahip olduğunu öne süren daha küçük çalışmalar vardır.
Pembrolizumab eklenmesi, farklı bir neoadjuvan rejim ile tedavi edilen hastalarda sonuçları da iyileştirecek mi? Pembrolizumabı neoadjuvan tedaviye dahil ederken, KEYNOTE-522’de kullanılan rejimin aynısını kullanıyoruz. Pembrolizumabın eklenmesinden potansiyel fayda elde etmek için belirli neoadjuvan tedavi rejiminin kritik olup olmadığı veya uzun vadeli sonuçlardan ödün vermeden karboplatinin ihmal edilip edilemeyeceği bilinmemektedir. Bununla birlikte, bu sınıf ajanların kontrendikasyonları nedeniyle antrasiklinsiz rejim alan evre 2 ila 3 TNBC’li hastalarda, altta yatan bir otoimmün bozukluk gibi hastanın immünoterapiye kontrendikasyonu yoksa pembrolizumabın neoadjuvan rejimlerine eklenmesini öneririz.
Neoadjuvan tedaviye pembrolizumab olmadan başlamış olan TNBC hastaları nasıl yönetilmelidir? Bu soruyla ilgili olarak, KEYNOTE-522 verilerinin bu durumu ele almadığını kabul ederken, pembrolizumabın hastanın neoadjuvan rejimine mümkün olan en kısa sürede eklenmesinden yanayız.
Adjuvan pembrolizumab neoadjuvan tedavi ile birlikte uygulanmayan hastalarda veya primer cerrahi uygulanan hastalarda kullanılmalı mı? Pembrolizumab ilavesinin potansiyel yararını, cerrahi geçirmiş ve KEYNOTE-522’de uygulanan rejime benzer bir rejimle adjuvan kemoterapi alan evre 2 ve 3 TNBC hastalarına tahmin etmenin makul olduğuna inanıyoruz.
Üçlü negatif meme kanseri için neoadjuvan tedavide karboplatin standart olmalı mı? Üçlü negatif meme kanseri için neoadjuvan rejimlere karboplatinin dahil edilmesinin etkisi uzun zamandır tartışılmaktadır. Antrasiklin bazlı kemoterapi alan evre 2 ila 3 TNBC’li hastalar arasında yapılan randomize bir çalışmada, karboplatin eklenmesi patolojik tam yanıt oranını yüzde 46’dan yüzde 60’a çıkardı, ancak beş yıllık olaysız sağkalımı veya genel sağkalımı iyileştirmedi. Bununla birlikte, çalışma hayatta kalma sonuçlarını değerlendirmek için planlanmamıştı. Ayrı bir çalışmada, karboplatin içeren bir kemoterapi rejimine pembrolizumabın eklenmesi olaysız sağkalımı iyileştirdi (genel sağkalım sonuçları olgunlaşmamıştı). Bu verilere dayanarak, evre 2 veya 3 TNBC’li hastalar için tercih edilen rejimimiz hem pembrolizumab hem de karboplatini içerir.

Metastatik Hastalarda Tedavi Seçenekleri

Metastatik TNBC hastalarında PD-L1 için tümör değerlendirmesinin yanı sıra BRCA için germline testi yapılır ve ilk tedavi, bu değerlendirmelerin sonuca bağlı olur.
Olası organ disfonksiyonu endişesi ve yüksek toksisite riskenden daha ağır basan daha yüksek yanıt olasılığından dolayı kombinasyon kemoterapi, hızla ilerleyen viseral hastalık için uygun olabilir. Ancak, kombinasyon kemoterapinin, tek ajanlı sıralı sitotoksik kemoterapiye kıyasla genel sağkalımı iyileştirdiğine dair bir verinin bulunmadığı da bilmek gerekir.

BRCA Mutasyonu Olmayan Hastaların Tedavisi

PD-L1 Negatif Tümörlerde Tedavi

Sporadik, ileri evre ve PD-L1 Negatif TNBC hastalarının çoğunda, tek ajanlı kemoterapi kullanılmaktadır. Platin bazlı ve platin bazlı olmayan kemoterapi rejimlerinin karşılaştırıldığı 10 çalışmaya dayanan bir analizde, bir yıldaki yaşam kaybı oranı platin grubunda %46 iken platin olmayan grupta %51’di. Aynı zamanda platin grubunda daha yüksek dereceli toksisiteler de gözlemlenmiştir.
PD-L1 Pozitif Tümörlerde Tedavi
Bu hastalarda tek başına kemoterapi yerine kemoterapiye bir bağışıklık kontrol noktası inhibitörünün eklenmesi önerilmektedir.
CPS değeri (PD-L1 için boyanan toplam hücrelerin yüzdesi (tümör hücreleri, lenfositler, makrofajlar)) 10’dan büyük olan ve PD-L1 ekspresyonu olan TNBC hastaları için kemoterapi ile Pembrolizumab kombinasyonu FDA tarafından onaylanmıştır.
Atezolizumab, PD-L1 lekeli ileri evre TNBC hastaları için Nabpaclitaxel ile kombinasyon halinde FDA onayı almıştı. Ancak genel ve progresyonsuz sağkalımda faydalı olduğu gösterilmesine rağmen devam eden çalışmada progresyonsuz sağkalımda bir gelişme olmadığından onay geri çekilmişti.
Bunlara ek olarak, sistematik tedavi ya da radyasyon tedavisi ile kombinasyon halinde immünoterapi ve diğer yaklaşımlar için stratejiler geliştirilmekte ve immünoterapinin yanıtını tahmin edebilmek adına biyobelirteçlerin optimizasyonu araştırılmaktadır.

BRCA Mutasyonu Olan Hastaların Tedavisi

Daha önce neoadjuvan, adjuvan veya metastaz durumdan kaynaklı kemoterapi almış olan, BRCA mutasyonuna sahip TNBC hastalarının çoğu için oral PARP inhibitörü önerilmektedir. Ancak PARP inhibitörü almış ancak hastalık nüksetmişse veya daha önce kemoterapi almamışsa kemoterapi önerilmektedir.
Ayrıca PD-L1 pozitif TNBC hastaları için immünoterapi ve kemoterapi kombinasyonu alternatif tedavi olabilirken PD-L1 negatif hastalar için hem platinler hem de taksanlar, kemoterapi için uygun seçenekler olarak kabul edilebilir. Amerikan Klinik Onkoloji Derneği, taksanlara nazaran platinleri önermiştir.
Ayrıca PARP inhibitörleri üzerine devam etmekte olan çalışmalar vardır. Örneğin, Veliparib ile alkilleyici bir ajan olan Temozolomid’in kombinasyonunun test edildiği bir çalışmada, BRCA mutasyonu olan hastalarda genel yanıtın ve klinik yararın daha fazla olduğu gözlemlendi.Şekil 2: Üçlü Negatif Meme Kanserinde Tedavi Hedefleri ve Önemli Sinyal Yolakları
terapotik hedefler ve sinyal yolaklari

Devam Eden Klinik Araştırmalar

Erken evre aşamasında, immünoterapi, PD-L1 durumundan bağımsız olarak hastalara fayda sağlıyor gibi görünmektedir (I-SPY2, KEYNOTE-522 ve IMpassion031 verilerinde) ve yüksek riskli hastalığı olanlar, standart neoadjuvan kemoterapiye immünoterapinin eklenmesinden en çok yarar görmektedir.
Faz 3 denemeleri, ileri evre TNBC’li hastalarda kemoterapi ve immünoterapi ile kombinasyon halinde mitojenle aktive olan protein kinaz 1 (MEK) inhibitörlerinin, AKT serin / treonin kinaz 1 (AKT1) inhibitörlerinin veya fosfoinositid 3-kinaz (PI3K) inhibitörlerinin etkinliğini araştırmaktadır.
Androjen reseptör (AR) antagonistlerinin kullanımı, AR’yi ifade eden TNBC’li hastalarda araştırılmaktadır. Translasyonel Meme Kanseri Araştırma Konsorsiyumu (TBCRC), ileri AR-pozitif TNBC’li hastalarda enzalutamide (Xtandi, Astellas) karşı enzalutamid artı bir glukokortikoid reseptör antagonisti (mifepriston) karşısında hekimin kemoterapi seçimini değerlendirmek için yakında bir çalışma başlatacak.
Araştırmacılar ayrıca ileri evre ve hatta erken evre hastalıkta kombinasyon immünoterapisini gözden geçiriyorlar. Bu immünoterapi ajanları, LAG3 (lenfosit aktivasyon geni 3), TIM3 (T hücre immünoglobulini ve müsin alanı içeren protein 3), TIGIT (Ig ve ITIM alanlarına sahip T hücre immünoreseptörü) ve TLRs (Toll benzeri reseptörler) gibi proteinleri hedefleyen yeni ilaçları içerir.
Erken TNBC’de östrojen reseptörü beta (ERβ) ekspresyonu, nüks için yüksek risk ve kısa genel sağkalım ile ilişkilidir. ERβ, TNBC’lerin %30’una kadar eksprese edilir ve in vivo çalışmalar, ERβ -pozitif tümörlerin estradiol ile tedavisinin tümör gerilemesine yol açtığını göstermiştir. Faz 2 TBCRC 051 çalışması, ERβ (NCT03941730) ifade eden ileri evre TNBC’li hastalarda estradiol tedavisinin etkinliğini incelemektedir.
KEYNOTE-522 ve IMpassion031 çalışmalarında dahil olmak üzere standart neoadjuvan kemoterapiye immünoterapi eklenmesiyle patolojik tam yanıt (pCR) oranında bir iyileşme göstermiştir.
587 TNBC’nin gen ekspresyon analizlerine dayanan bir çalışmada TNBC’nin altı farklı alt türü tanımlandı; BL1, BL2, IM, M, MSL ve LAR. Bir başka derleme de ise tüm bu alt türlerde rol oynayan biyolojik yolaklar ve bunların tedavisi için umut vadeden stratejiler bildirildi (Şekil 2).
Şekil 3: Üçlü negatif meme kanseri moleküler alt türlerinin sınıflandırılması, bu türlerde etkili biyolojik yolaklar ve umut verici tedaviler. (EGFR: epitel büyüme faktörü reseptörü, GF: büyüme faktörü, AR: androjen reseptörü)
TNBC alt turleri ve umut verici terapiler
TNBC ile ilgili araştırmalar için gelecekte neler var?
Son 2 yılda, BRCA1 / 2 mutasyonu ile ilişkili hastalık için PARP inhibitörlerinin onayları, PD-L1 pozitif hastalık için immünoterapi ve önceden tedavi edilmiş metastatik TNBC için sacituzumab govitecan-hziy dahil olmak üzere TNBC tedavisinde bir dizi ilerleme kaydedilmiştir. Metastatik TNBC için bu etkili ajanların tanımlanmasıyla, gelecekteki çalışmalar bunların erken meme kanserindeki rollerini araştırmaya odaklanacaktır.
Giderek daha belirgin hale gelen şey, yanıtı öngören biyolojik belirteçlere duyulan ihtiyaçtır. BRCA1 ve BRCA2’deki mutasyonların, PARP inhibitörlerinden kimin yararlanacağını tahmin etmeye yardımcı olabileceğini biliyoruz ve devam eden çalışmalar, bir PARP inhibitörü yanıtının öngörüsü için diğer biyobelirteçleri değerlendiriyor. Dr. Nadine Tung, PARP inhibisyonunun aynı zamanda germ hattı PALB2 mutasyonlarına sahip metastatik meme kanserli hastalara da fayda sağladığını gösteren verileri yayınladı. Ek olarak, somatik BRCA1 / 2 mutasyonlarına sahip olanlar PARP inhibitörü olaparibden (Lynparza, AstraZeneca) yararlanır.
PD-L1 pozitifliği, metastatik TNBC’de bir immünoterapi yararının öngörüsü olsa da, bir biyobelirteç olarak mükemmel olmaktan uzaktır. Fayda öngörücü daha sağlam belirteçler belirlemeye odaklanan araştırmalar devam etmektedir.
Hastanın tedavi planına aktif katılması önemlidir. Bu plan atılacak adımların ve kanserin tedaviye cevap vermemesi veya yayılmaya başlaması gibi ihtimallerde neler yapılabileceğini içermelidir.
Tedavi süresinde önemli başka bir konu ise her zaman belirttiğimiz gibi kişinin egzersiz yapması ve sağlıklı beslenmesidir. Doğru diyet ve egzersizler ile tedavi sırasında daha iyi hissetmeye yardımcı olur.
Üçlü negatif meme kanserinde yaşam süreleri ve hastalığın seyri (prognoz), kanserin tanı anındaki evresine, tedaviye nasıl yanıt verdiğine ve diğer kişisel faktörlere göre değişmektedir. Kanserin erken evrede teşhis edilebilmesi ve etkili bir şekilde tedavi edilebilmesi elbette sağ kalım oranlarını artırmaktadır.

Son Yazılar

Meme Sağlığı

Selenyum

Selenyum Nedir? Selenyum, vücut için...

Meme Sağlığı

C Vitamini Serumu Pascorbin

C vitamini serumu Pascorbin içeriğinde...

Glutatyon Tedavisi

Glutatyon nedir? Sağlıklı bir yaşamın...

Meme Sağlığı

İntegratif Tedavi Programı

İntegratif Tıp Nedir? İntegratif Tıp, bireylerin...

Meme Sağlığı

Meme Başı Akıntıları

Memebaşı akıntısı tesbit ettiğinizde doktorunuzla...