Son on yıl içinde meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser hastalığı durumuna gelmiştir. 70 yaşına kadar yaşayan kadın popülasyonu incelendiğinde insidansı yedi kadında bir olarak saptanmıştır. Meme kanseri ve genetik risk Bir kadının aile hikayesi incelendiğinde anne, teyze ve kız kardeşlerde hastalığın olup olmadığına bakılır. Fakat meme kanserlerinin sadece yüzde 12’si aile hikayesine bağlıdır. Yani meme kanseri vakalarının çoğunda aile hikayesi yoktur. Bu nedenle kadının “Ailemde yok” diyerek kendini güvende hissetmesi, en büyük yanılgıdır. Her kadının meme kanseri hakkında bilinçlendirilmesi, kadın sağlığı ve huzuru açısından çok önemlidir. Kalıtsal meme kanseri birinci derece akrabaların en az ikisinde görüldüğünde, 50 yaş altında teşhis edildiğinde, iki memede aynı anda görüldüğünde, baba veya erkek kardeşlerde görüldüğünde araştırılmalıdır. Genetik tarama BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyona bakılarak yapılır. İdeali hastalığı geçiren kişiden bakılmasıdır. Genetik mutasyonu olmayan bir kadının meme kanseri riski yüzde 12 iken, bu oran BRCA1 gen hasarı olanlarda yüzde 55-60, BRCA2 gen hasarı olanlarda yüzde 45 civarındadır. Meme kanseri teşhisi ve takibi Günümüzde meme kanseri, gelişen teknoloji ve medikal tecrübe ile çok erken safhalarda teşhis edilip, tamama yakın tedavi edilebilmektedir. Düzenli olarak mamografi ve USG tetkiklerini yaptıran kadınlarda meme kanseri artık 3-4 mm boyutlarında, lezyon tam olarak kansere dönüşmeden tespit edilebilmektedir. Bu kadar erken yakalanabilen bir lezyon, tetkikler yapılmadığı takdirde doğası gereği giderek büyüyerek, zamanla elle hissedilebilecek bir kitle haline gelir. Milimetrik boyutlardan elle hissedilecek hale gelmesi için geçen süre ortalama 5 senedir. Erken teşhis için her kadının 40 yaşından itibaren her sene mamografi, meme USG tetkikleri ile birlikte meme cerrahı tarafından görülmesi ve kendi kendini muayene metotları hakkında bilgilendirilmesi gereklidir. 65 yaş sonrası takipler iki seneye çıkarılabilir. Son yıllarda 40 yaş altı meme kanserlerinde görülen artış nedeni ile aile hikayesine bakılmaksızın her kadına 35 yaşında bir kez mamografi önerilmektedir. Mamografi tetkiki tümör büyüme hızının bilinmesi nedeni ile senede bir yapılmaktadır ve senelik mamografi radyasyonunun meme dokusu üzerinde kanserojen etkisi yoktur. Meme kanserinin belirtileri nelerdir? Memede ve koltuk altında ele gelen sertlik, meme başında sonradan oluşan içe çekilme, meme başında yara ve kanlı akıntı, meme derisinde kalınlaşma ve renk değişikliği. Günümüzde amaç; bu belirtilerin hiçbiri oluşmadan hastalığı teşhis edebilmektir. Meme kanserinde cerrahi tedavi Hastalığın safhası, hastanın yaşı, sağlık durumu, meme boyutunun tümöre olan oranı, lezyonun adedi ve meme başına olan yakınlığı gibi faktörler değerlendirilerek hastaya göre planlanır. Erken teşhis edildiğinde sadece kanser dokusunun meme kozmetiğini koruyarak, etrafından sağlıklı meme dokusu çıkarılmasının yeterli olduğu meme koruyucu cerrahi uygulanabilir. Bu durumda korunan meme dokusuna önlem amaçlı radyoterapi uygulanır. Mastektomi, meme dokusunun tamamının alınması durumudur. Genellikle gecikmiş vakalarda, ileri yaşlarda ve radyoterapi uygulanamayacak hastalarda uygulanır. Günümüzde belli kriterler sağlandığında mastektomi meme başı ve meme derisinin tamamı korunarak ve aynı anda meme rekonstrüksiyonu gerçekleştirilerek yapılabilmektedir. Protez duruma göre tek aşamada ya da doku genişletici sonrası iki aşamada uygulanabilir. Rekonstrüksiyon hastanın kendi dokusu kullanılarak flep şeklinde de yapılabilir. Meme başı alınmak zorunda olduğu durumlarda ise deri grefti ve tatuaj yolu ile tekrar oluşturulabilmektedir. Mastektomi sonrası aynı ameliyatta memenin oluşturulmasının hastanın psikolojisine ve iyileşme dönemine pozitif katkısı yadsınamaz. Günümüzde koltuk altı sentinel lenf nodu biyopsi yöntemi ile inceleme amaçlı tek bir lenf nodu çıkarılarak, erken teşhislerde lenf nodlarının gereksiz yere alınması da önlenebilmektedir. Kemoterapi ve hormonal tedavi uygulanması hasta bazında medikal onkoloji tarafından değerlendirilir. Erken teşhis edilen vakaların çoğunda kemoterapi tedavisine gerek duyulmamaktadır. Sonuç olarak meme kanseri günümüzde çok sık görülmesine rağmen erken teşhis edildiğinde minimum cerrahi ile kemoterapiye gerek kalmadan, hayat kalitesini etkilemeden tedavi edilebilmektedir. Kendisine ve çevresindekilere değer veren her kadının bilinçlendirilmesi görevimizdir. Kadınlarının sağlıksız ve huzursuz olması o toplumun utancıdır.

Meme Kanseri : Ertelememeli endişelenmemeli

Son on yıl içinde meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser hastalığı durumuna gelmiştir. 70 yaşına kadar yaşayan kadın popülasyonu incelendiğinde insidansı yedi kadında bir olarak saptanmıştır.

Meme kanseri ve genetik risk

Bir kadının aile hikayesi incelendiğinde anne, teyze ve kız kardeşlerde hastalığın olup olmadığına bakılır. Fakat meme kanserlerinin sadece yüzde 12’si aile hikayesine bağlıdır. Yani meme kanseri vakalarının çoğunda aile hikayesi yoktur. Bu nedenle kadının “Ailemde yok” diyerek kendini güvende hissetmesi, en büyük yanılgıdır. Her kadının meme kanseri hakkında bilinçlendirilmesi, kadın sağlığı ve huzuru açısından çok önemlidir.

Kalıtsal meme kanseri birinci derece akrabaların en az ikisinde görüldüğünde, 50 yaş altında teşhis edildiğinde, iki memede aynı anda görüldüğünde, baba veya erkek kardeşlerde görüldüğünde araştırılmalıdır. Genetik tarama BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyona bakılarak yapılır. İdeali hastalığı geçiren kişiden bakılmasıdır.

Genetik mutasyonu olmayan bir kadının meme kanseri riski yüzde 12 iken, bu oran BRCA1 gen hasarı olanlarda yüzde 55-60, BRCA2 gen hasarı olanlarda yüzde 45 civarındadır.

Meme kanseri teşhisi ve takibi

Günümüzde meme kanseri, gelişen teknoloji ve medikal tecrübe ile çok erken safhalarda teşhis edilip, tamama yakın tedavi edilebilmektedir. Düzenli olarak mamografi ve USG tetkiklerini yaptıran kadınlarda meme kanseri artık 3-4 mm boyutlarında, lezyon tam olarak kansere dönüşmeden tespit edilebilmektedir. Bu kadar erken yakalanabilen bir lezyon, tetkikler yapılmadığı takdirde doğası gereği giderek büyüyerek, zamanla elle hissedilebilecek bir kitle haline gelir. Milimetrik boyutlardan elle hissedilecek hale gelmesi için geçen süre ortalama 5 senedir.

Erken teşhis için her kadının 40 yaşından itibaren her sene mamografi, meme USG tetkikleri ile birlikte meme cerrahı tarafından görülmesi ve kendi kendini muayene metotları hakkında bilgilendirilmesi gereklidir. 65 yaş sonrası takipler iki seneye çıkarılabilir. Son yıllarda 40 yaş altı meme kanserlerinde görülen artış nedeni ile aile hikayesine bakılmaksızın her kadına 35 yaşında bir kez mamografi önerilmektedir.

Mamografi tetkiki tümör büyüme hızının bilinmesi nedeni ile senede bir yapılmaktadır ve senelik mamografi radyasyonunun meme dokusu üzerinde kanserojen etkisi yoktur.

Meme kanserinin belirtileri nelerdir?

Memede ve koltuk altında ele gelen sertlik, meme başında sonradan oluşan içe çekilme, meme başında yara ve kanlı akıntı, meme derisinde kalınlaşma ve renk değişikliği. Günümüzde amaç; bu belirtilerin hiçbiri oluşmadan hastalığı teşhis edebilmektir.

Meme kanserinde cerrahi tedavi

Hastalığın safhası, hastanın yaşı, sağlık durumu, meme boyutunun tümöre olan oranı, lezyonun adedi ve meme başına olan yakınlığı gibi faktörler değerlendirilerek hastaya göre planlanır. Erken teşhis edildiğinde sadece kanser dokusunun meme kozmetiğini koruyarak, etrafından sağlıklı meme dokusu çıkarılmasının yeterli olduğu meme koruyucu cerrahi uygulanabilir. Bu durumda korunan meme dokusuna önlem amaçlı radyoterapi uygulanır.

Mastektomi, meme dokusunun tamamının alınması durumudur. Genellikle gecikmiş vakalarda, ileri yaşlarda ve radyoterapi uygulanamayacak hastalarda uygulanır.

Günümüzde belli kriterler sağlandığında mastektomi meme başı ve meme derisinin tamamı korunarak ve aynı anda meme rekonstrüksiyonu gerçekleştirilerek yapılabilmektedir. Protez duruma göre tek aşamada ya da doku genişletici sonrası iki aşamada uygulanabilir. Rekonstrüksiyon hastanın kendi dokusu kullanılarak flep şeklinde de yapılabilir. Meme başı alınmak zorunda olduğu durumlarda ise deri grefti ve tatuaj yolu ile tekrar oluşturulabilmektedir. Mastektomi sonrası aynı ameliyatta memenin oluşturulmasının hastanın psikolojisine ve iyileşme dönemine pozitif katkısı yadsınamaz.

Günümüzde koltuk altı sentinel lenf nodu biyopsi yöntemi ile inceleme amaçlı tek bir lenf nodu çıkarılarak, erken teşhislerde lenf nodlarının gereksiz yere alınması da önlenebilmektedir.

Kemoterapi ve hormonal tedavi uygulanması hasta bazında medikal onkoloji tarafından değerlendirilir. Erken teşhis edilen vakaların çoğunda kemoterapi tedavisine gerek duyulmamaktadır.

Sonuç olarak meme kanseri günümüzde çok sık görülmesine rağmen erken teşhis edildiğinde minimum cerrahi ile kemoterapiye gerek kalmadan, hayat kalitesini etkilemeden tedavi edilebilmektedir. Kendisine ve çevresindekilere değer veren her kadının bilinçlendirilmesi görevimizdir. Kadınlarının sağlıksız ve huzursuz olması o toplumun utancıdır.

Son Yazılar

Meme Sağlığı

Selenyum

Selenyum Nedir? Selenyum, vücut için...

Meme Sağlığı

C Vitamini Serumu Pascorbin

C vitamini serumu Pascorbin içeriğinde...

Glutatyon Tedavisi

Glutatyon nedir? Sağlıklı bir yaşamın...

Meme Sağlığı

İntegratif Tedavi Programı

İntegratif Tıp Nedir? İntegratif Tıp, bireylerin...

Meme Sağlığı

Meme Başı Akıntıları

Memebaşı akıntısı tesbit ettiğinizde doktorunuzla...