Tüm meme kanserlerinin %1.5-3’ünü oluşturur.
Meme dokusu yaygın biçimde kızarık ve hassastır, meme cildinde çekintiler görülebilir.
Bu görüntüsü nedeniyle meme enfeksiyonu (mastit) ile karıştırılabilir ve antibiyotik ile tedavi edilmeye çalışılır.
Memede kitle ele gelebileceği gibi her hangi bir kitle oluşturmaksızın yaygın olarak da bulunabilir.
Klinik gidişi oldukça hızlı ve kötü olan bir meme kanseri tipidir.
Hastaların yaklaşık 2/3’ünde tanı anında koltuk altı lenf bezlerine tümör yayılımı söz konusudur.
TNM evreleme sistemine göre IIIB gibi kabul edilir.
Tedavisi öncelikle sistemik kemoterapi ve uygunsa hormonoterapi yapılmasıdır. Bu tedavilere yanıt alınabilirse cerrahi tedavi (mastektomi) denenebilir.
Meme başında görülen oldukça nadir bir meme kanseri tipidir.
Süt kanallarından başlar ve meme başına ve çevresindeki daha koyu renkli kısıma (areola) yayılır.
Meme başında hassasiyet, kaşınma, yanma ve aralıklı kanlı meme başı akıntısı gibi şikayetler görülebilir.
Deride kabuklanma ve akıntı olabilir. Bu görüntüsü nedeniyle egzema ile karıştırılabilir.
Ayırıcı tanı için biyopsi yapmak gerekir.
Hastaların şikayetleri nedeniyle sıklıkla erken dönemde tanı konduğu için tedavi başarısı da yüksektir.
Tüm meme kanserlerinin %1’inden daha azını oluşturur.
Kuzey Amerikalı ve İngiliz erkeklerde, yahudilerde ve zencilerde görülme sıklığı yüksektir.
Sıklıkla yaşlı erkeklerde görülür; 60-69 yaşları arasında en sıktır. Hastaların yaklaşık olarak beşte birinde kanser saptanmadan önce jinekomasti (erkek memesinin kadın memesine benzer şekilde büyümesi) vardır. Ayrıca bazı kromozomal anomalilerde, östrojen tedavisi veya endojen yüksek östrojen düzeyleri olanlarda, radyoterapi ve travma sonucu geliştiği de iddia edilmiştir.
Hastalığın tablosu kadınlardaki ile aynıdır.
Memede kitle, meme başı çekintisi ve akıntısı, kitlenin cildi tutması, yara ve ağrı şikayetleri olabilir.
Tümörün aynı evrede olduğu kadınlarla eş benzer sağkalım sürelerine sahiplerdir ancak tanı konduğu anda olguların büyük çoğunluğu ileri evre (evre III ve IV) oldukları için hayatta kalım oranları daha kötüdür.
Klasik tedavi yöntemi modifiye radikal mastektomi (memenin tümünün alınması ve koltuk altı lenf bezlerinin meme ile ilgili olanlarının çıkartılması). Günümüzde koltuk altı lenf bezlerinde klinik olarak tutulma yoksa sentinel lenf bezi örneklemesi uygulanmaktadır. Gerekirse ameliyat sonrası radyoterapi yapılır, kemoterapi ve hormonoterapi gibi ek tedaviler uygulanır.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda her onbin hamilelikte 3 meme kanseri görüldüğü bildirilmiştir. Hamilelik döneminde meme kanseri saptanan olguların ortalama yaşı ise 34’tür.
İlk gebelik muayenesi sırasında ve daha sonra her 3 ayda en az bir kez olmak üzere dikkatli bir meme muayenesi yapılmalıdır.
Gebelik ve emzirme döneminde saptanan her meme kitlesi çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.
Gebelik sırasında artan bazı hormon düzeylerinin kanser gelişiminde rol oynadığı düşünülmüştür.
Gebelikte görülen meme kanserlerinin sağkalım oranları, aynı evrede olan gebelik dışı kanserlere benzer. Ancak genellikle gebelik sırasında saptanan kanserler daha ileri evrede olmaktadır.
Tanı esnasında daha geç evrede olmasının gebelikteki hormonal uyarılara mı yoksa memedeki fizyolojik değişiklikler nedeniyle tanıdaki gecikmeye mi bağlı olduğu gösterilememiştir.
Tedavi ilkeleri genel olarak gebe olmayan kadınlardaki ile aynıdır.
Onkolojik prensiplerden taviz verilmeksizin gebeliğin seyri hakkında karar vermek gerekir. Cerrahi tedavi gebeliğin herhangi bir döneminde uygulanabilir ancak yandaş tedavilerin yapılma zorunluluğuna göre gebeliğin seyrine karar verilir.
Son 3 ayda olan ve radyoterapinin doğum sonrasına kadar ertelenebileceği (4-6 hafta) hastalar dışında meme koruyucu cerrahi yapılmamalıdır.
Kemoterapi yapılması gerekiyorsa anne karnındaki bebeğe etkisini ve düşük riskini azaltmak amacıyla 2. trimestre (3.-6. aylar) kadar ertelenmelidir. Genel olarak gebeliğin ilk üç ayında kemoterapi uygulanmaz, daha sonra uygulanırsa bebeğe etkisi azdır.
Hasta meme kanseri nedeniyle kemoterapi ve radyoterapi görürken gebe kalırsa gebelik sonlandırılmalıdır.
Meme kanseri nedeniyle tedavi görmüş kadınların, daha sonra gebe kalmaları durumunda hastalıklarının kötü seyredeceği yönünde kesin kanıtlar yoktur. Ancak genç yaşta meme kanserine yakalanmış hastaların teorik olarak böyle bir riskin bulunduğu konusunda uyarılması gerekir.