Hem hekimlerin hem de hastaların sıkça canını sıkan bazı sağlık sorunları var. Bunlardan biri de bağışıklık sistemi ile tiroid bezi arasındaki kavganın, itişip kakışmanın, bir türlü anlaşamamanın sonucunda gelişen Haşimato Hastalığı’dır.
Haşimato Tiroidit’i olarak da bilinen bu sorun, bağışıklık sisteminin tiroit hücrelerine karşı saldırıya geçmesiyle başlar. Birden bire tiroit hormonlarını üreten hücrelerin kendi bedenine ait olmadığı yanılgısına düşen bağışıklık sistemi, onları yok etmeye çalışır. Onlara karşı “antikor” isimli tahrip edici bazı proteinler (anti TPO, anti TG) üretir. Tiroit bezi kısa sürede adeta içten içe yanan bir yangın yerine dönüşür.
Antikorlar doğrudan tiroit bezini hedef aldığından vücudun başka bir bölümünde sorun ortaya çıkmaz. Bu tür hastalıklara “otoimmün” adı verilmesinen sebebi de, bağışıklık sisteminin kendi bedeninin hücrelerine saldırmasıdır.
Eğer tiroit bezinin hormon üretimi etkilenirse, tiroit bezi az ya da çok çalışarak klinik belirtiler oluşur. Aniden ortaya çıkan hasar yüzünden çok fazla miktarda tiroit hormonu kana karışırsa “hipertiroidi” veya yeteri miktarda hormon yapılmadığında “hipotiroidi” ortaya çıkar.
Kısacası bu hastalıkta tiroit bezi normal hormon üretimini sürdürebildiği gibi (ötiroid), yetmezlik/hipotiroidi veya aşırılık/hipertiroidi tabloları da oluşturabilir.
Kadınlarda daha sık görülen, ağır ve ani üzüntüler, kayıplar, depresyon, hamilelik sonrası, menopoz dönemi gibi zamanlarda ortaya çıkma ihtimali çoğalan Haşimato hastalığı, genellikle ciddi bir belirti vermez. Çoğu kez hastalar ağrı, ateş, yutma güçlüğü gibi belirtileri olsa bile fark etmezler.
Muayenede ise -belki- normalden büyükçe bir tiroit bezi ele gelebilir. Tiroit işlevleri araştırılırken veya kilo fazlalığı, kolesterol yüksekliği, yorgunluk, depresyon, eklem ve kas ağrıları, bellek problemleri nedeniyle incelenirken farkına vardığımız pek çok Haşimato olgusu vardır.
Ultrasonografik tanı yönteminin yaygınlaşması, tiroit bezinde oluşan değişikliklerin daha rahat tanımlanmasını ve Haşimato hastalığının teşhisinin kolaylaşmasını sağladı. Kanda antikor testleri de sanki hastalığın sıklaştığı izlenimini uyandıracak kadar yaygınlaştı.
Haşimoto hastalığı, diğer otoimmünite sorunları gibi tümüyle ortadan kalkmayan, daha alevli ya da sönük dönemleri olan ama tedavi edilebilir bir hastalıktır. Sessiz ve derinden seyreden, biraz sinsi, altından tiroit nodülü çıkma olasılığı yüksek bir sağlık sorunu olduğu için, uzun süreli bir doktor-hasta işbirliği gerektirdiğini de hatırlatalım.