Kadınlar bilinçlendikçe, meme kanserinde erken teşhis ve etkin tedavi imkânları artıyor. Meme kanseri hakkında bilgilendirme toplantıları, seminerler, konferanslar düzenleniyor. Çünkü hanımlar bilinçlendikçe meme kanserinde erken teşhis ve daha etkin tedavi imkânları da artıyor.
Her kadın farklıdır, her kadının “meme kanseri riski” de farklı olmalıdır ama genetik miras meme kanseri bakımından da çok önemlidir. Ailesinde özellikle anne, teyze, kız kardeşinde meme kanseri olanların bu tatsız hastalığa yakalanma riskleri maalesef beklenenden daha yüksektir.
Çok erken yaşlarda adet görmeye başlamak (özellikle 12-13 yaşından önce), çok geç yaşlarda menopoza girmek (özellikle 55 yaş ve sonrasında), hiç doğum yapmamak veya ilk çocuğa 30 yaşından sonra sahip olmak, yaş dilimi olarak 40’ın, özellikle 50’nin üzerinde bulunmak, gereğinden çok alkol tüketmek (kadınlarda günde 1 ölçüden fazla alkol tüketimi yanlış bir seçimdir), kişisel sağlık hikayesinde meme ve yumurtalık kanseri bulunmak riski artıran faktörlerdir.
İlk çocuğa 30 yaşından önce sahip olan, geç yaşlarda adet görüp erken yaşlarda menopoza giren, çocuklarını olabildiğince uzun süre emziren, fazla sayıda doğum yapan, kilo sorunu olmayan, sigara, alkol kullanmayan kadınlarda risk belirgin olarak azalmaktadır.
Meme kanserine yakalanma riskiyle menopoz sürecinde destek olarak östrojen hormonu kullanımı arasındaki ilişki sık sık gündeme gelen ve çok tartışılan bir konudur. Menopoz dönemindeki ateş basması, uykusuzluk, terleme, çarpıntı, vajinal kuruluk, cinsel dürtüde azalma gibi sorunlardan kurtulmak amacıyla östrojen desteği kullanan kadınlarda meme kanseri riskinin beklenenden daha yüksek olduğu birbirinden çok farklı ülkelerde, çok farklı gruplarda yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır.
Haklı olarak menopoz belirtileri çok şiddetli olan pek çok hanım bu sorunu belirgin biçimde azaltabilen östrojen desteklerinden faydalanmayı arzu etmektedir. Yine haklı olarak pek çok hekim özellikle konunun temel uzmanları olan kadın hastalıkları uzmanları hastalarına yardımcı olabilmek amacıyla hormon seçeneklerinden de yararlanmayı düşünmektedir.
Tabii ki menopoz belirtileri şiddetli ise hormon tedavisi geçici bir seçenek olabilir. Ama ben ve benim gibi düşünen çok sayıda hekim için oldukça riskli bir seçenektir. Daha da önemlisi, riski olmayan ya da daha başka seçenekler de vardır. Bu yüzden menopoz belirtilerini geçici bir süre (1-2 yıl) azaltmak için bile olsa hormon desteklerinin kullanılması iyi düşünülmesi gereken, ciddi bir karardır.
Özellikle ateş basmaları ve vajinal kuruluk sorunu için hâlâ en etkili tedavi yönteminin hormon desteği olabileceğini kabul etmeme rağmen hem bu desteklerin her hastada işe yaramayabileceğini öğrenmem, hem de söz konusu sorunların başka yollarla, reçeteli bazı ilaçlar, daha da güzeli doğal bazı desteklerle de çözülebileceğini düşünmem nedeniyle öncelikle meme kanseri riskini artırabildikleri için hormon desteklerine sıcak bakmıyorum.
Ayrıca bu ilaçların kalp krizi, felç ve hayatı tehdit edebilecek pıhtılaşma sorunlarına da yol açabilmeleri tereddüdümü daha da artırıyor. Ama yine de kararınızı sizi izleyen kadın hastalıkları uzmanınızla birlikte vermenizi tavsiye ederim. Çünkü her konuda olduğu gibi “hastalık yok, hasta vardır” prensibi ve “her tedavinin kişiye özel tasarlanması” kuralı burada da geçerlidir.
Gerek meme kanserinin erken teşhisinde gerekse memede saptanan herhangi bir kitleyi izlemede ultrason, özellikle de mamografi (meme röntgeni) çok yüksek standartlı tanı yöntemi kabul ediliyor.
Özellikle 40 yaşın altındaki hanımlarda mamografi yerine başlangıçta ultrasonografik incelemelerin yapılması tercih ediliyor. Bu inceleme herhangi bir kitlenin varlığını ve o kitlenin konumunu, yapısını, hatta cinsini belirlemede çok faydalı bilgiler verebiliyor.