Ameliyat yönteminin seçiminde ve onarımının ne zaman yapılacağı bazı kriterlere göre belirleniyor, Bunda hastanın genel sağlık durumu, yaşı, vücut özellikleri, yapılan mastektomi operasyonunun özellikleri, radyoterapi uygulanıp uygulanmayacağı, diğer memenin durumu, hastanın tercihleri ve plastik cerrahın cerrahi tecrübesi ve yetenekleri gibi birçok faktör rol oynuyor.
Meme protezleri başlıca iki tipe ayrılıyor. İçi jel ve serum fizyolojik (tuzlu su) ile dolu olanlar Her iki protez tipinde de dış yüzey, silikon bir çeperden oluşuyor. Hastanın durumuna göre doğrudan protez yerleştirilerek onarım yapılabildiği gibi (eş zamanlı onarımlarda), önce göğüs duvarındaki yumuşak dokuları genişletmek için “doku genişletici” adı verilen balon yerleştirilip daha sonra bu balon çıkarılarak yerine kalıcı meme protezi konabiliyor. Bu yöntem özellikle geç onarımlarda tercih ediliyor.
Protezle meme onarım ameliyatı, teknik olarak daha basit ve suresi kısa bir yöntem. Ancak bu ameliyatla vücuda yabancı bir cisim yerleştiriliyor ve bu tur onarımlarda enfeksiyon, silikon sızması ya da protezin sönmesi gibi sorunlarla karşılaşabiliyor. Bu yöntemin diğer önemli bir sakıncası da Silikon protez çevresinde sert doku gelişmesi durumunda memenin yeterince doğal bir görüntüye sahip olamaması.
Otojen dokuyla meme onarımları, daha karmaşık ve cerrahı tecrübe gerektiren ameliyatlar olarak kabul ediliyor Otojen doku olarak sıklıkla karın, sırt, kalça se bacaktan hazırlanan dokular kullanılıyor. Bunlar;
Bazen doğal bir meme görüntüsü elde etmek için birkaç ameliyat gerekebiliyor. İlk ameliyat yani meme dokusunun oluşturulması işlemi en karmaşık olanı. İkinci ameliyat, ucu ve areolanın (memebaşı çevresindeki koyu alan) oluşturulmasıysa daha kolay ve bu işlemler lokal anestezi altında yapılabiliyor. Meme ucu, bölgedeki dokulardan yapılıyor. Çevresindeki koyu renkli alan için dövme yapılabildiği gibi, karşı memebaşından ya da kasıktan alınan deri de kullanılabiliyor.
Tek taraflı meme onarımının yapıldığı durumlarda onarılan memenin ameliyat bitiminde karşı memeyle simetrik olması beklenmiyor. Bu özellikle diğer memenin büyük veya sarkık olduğu durumlar için geçerli. Bu durumda memeler arasında simetriyi sağlamak amacıyla karşı memeye de bazı operasyonlar uygulanabiliyor. Bunlar karşı memenin küçültülmesi, dikleştirilmesi veya büyütülmesi şeklinde olabiliyor.
Ameliyat sonrası ağrı büyük ölçüde İlaçlarla giderilebiliyor. Ameliyatın boyutuna göre rekonstrüksiyon uygulanmamışsa 1-2 gün, rekonstrüksiyon uygulanmışsa 2 ile 5 gün arası hastanede kalmak gerekebiliyor. Meme koruyucu cerrahi uygulanmışsa 1 gün, mastektomi uygulanmışsa 1-2 gün içinde hastalar taburcu ediliyor. Ameliyatta genellikle sıvıların birikmesini engelleyen drenler konabiliyor ve yapılan ameliyata göre bu drenler ameliyat sonrası birkaç gün ile 1-2 hafta arasında alınıyor.
Ameliyat sonrası günlük aktivitelere geri dönme süresi yapılan ameliyatın boyutuna göre değişmekle birlikte, genellikle birkaç günden 4 haftaya kadar değişebiliyor. Otolog rekonstrüksiyon uygulanan hastalarda hastanede kalma süresi protezle meme onarım ameliyatlarına kıyasla daha uzun olabiliyor.
Hastalar drenleri olsa dahi içine su kaçmasını önleyip 2 gün sonra normal hayattaki gibi banyolarını yapabilirler. Banyo sonrası dren kenarı pansumanlarının yenilemesi gerekiyor. İki gün sonrasında ameliyat yaralarının su ile ıslanmasında bir sakınca bulunmamakla beraber, sadece yara üzerine sert tahrişten kaçınmak gerekiyor.
Ameliyatın bitiminden birkaç saat sonrasından itibaren yeme ve içmelerinde bir kısıntı, özel bir diyet uygulanmıyor.
Rekonstrüksiyon İle normal duyu kazanılmıyor, ancak zaman içinde bir miktar duyu gelebiliyor, izlerin çoğu zaman içinde solabiliyor. Ancak bu süre 1-2 yılı bulsa da, izler tamamen kaybolmuyor. Onarımının kalitesi yüksek olduğu sürece, hastalar izleri daha az önemsiyorlar.
Bu tip serbest doku aktarımı yöntemiyle meme onarımında deri ve derialtı yağ dokusu besleyici damarlarıyla birlikte bağlı bulunduğu karın, sırt veya kalça bölgesinden tamamen ayrılıyor ve damarların alıcı bölgedeki damarlara dikilerek yaşaması sağlanıyor. Bu ameliyat İçin plastik cerrahın mikro cerrahi konusunda deneyimli olması gerekiyor. Çünkü ince damarların birbirine dikilmesi ancak mikroskop altında mümkün olabiliyor.
Otojen dokular içerik olarak meme dokusuna daha çok benziyorlar. Bu özellikleri sayesinde, otojen dokuyla elde edilmiş memenin fiziksel davranışı doğal memeye daha çok benzerlik gösteriyor, duyu hissi protez uygulamalarına göre daha iyi olarak geri geliyor. Ameliyat sonrasında, İzlerin solması ve kullanılan dokuların yumuşaması da memnuniyet duygusunu arttırıyor. Otojen dokular özellikle kilo alıp vermelere normal meme gibi yanıt veriyorlar. Bunun sonucu olarak, onarım sonrası aşın kilo almaya ya da vermeye veya yaşlanmaya bağlı sarkma durumlarında iki meme arasındaki simetri daha doğal kalabiliyor. Ayrıca otojen dokularla onarılan memeler, radyoterapi ve kemoterapi uygulamalarına engel teşkil etmiyorlar.