Kadınların hayatını kâbusa çeviren ve kadınların ölüm sebepleri arasında çok yüksek bir orana sahip olan meme kanseri konusunda yapılan atılım bilim dünyasında heyecan yarattı. Bu yeni görüntüleme tekniklerinin devreye girmesi uzmanlar tarafından, son 30 yılda konuyla ilgili atılmış en büyük adımlardan biri olarak değerlendirildi.
Meme Kanseri kadınların ölüm sebepleri arasında üst sıralardaki yerini kimselere kaptırmayan sinsi bir hastalık. Uzmanlar her yıl milyonlarca kadının hayatını kaybetmesine sebep olan bu kanser türü için geliştirilen yeni tarama/takip/teşhis kombinasyonundan umutla bahsediyor ve bunun son 30 yılın en büyük gelişmesi olduğunu söylüyor.
Mamografi, genetik test ve check up’ların birleşiminden oluşan yeni sistem meme kanseri vakalarının teşhisinde çığır açacak ve kadınların yanlış teşhis yüzünden yaşadığı korkuyu da ortadan kaldıracak.
İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) doktorları bu yeni programın denemelerini başlattılar. 40 yaş ve üzeri kadınlar bu program dahilinde mamografi ve genetik testlerle meme kanseri risk puanını öğrenebilecek. Böylece vakaların gözden kaçırılması ve yanlış teşhislerin önüne geçilebilmesi hedefleniyor.
İngiltere’de meme kanseri taramaları hali hazırda 50 ila 70 yaş aralığındaki tüm kadınlara yapılıyor.
Yeni uygulamada başarı elde edilmesi durumunda kadınlar artık ilk mamografilerini şimdikinden 10 yıl önce yani 40 yaşında yaptırabilecek ve bu mamografiler genetik testlerle de desteklenerek meme kanseri riski taşıyan kadınlar ve doktorları çok daha önce bu riskle ilgili önlem alabilecek.
Üstelik bu yeni uygulamada tek bir tarama yerine birçok test bir arada yürütülerek kişiye özel bir risk puanı belirlenerek bir sonraki tarama tarihi de gerekli görüldüğünde yapılacak. Böylece yanlış teşhisin ve gözden kaçan vakaların önüne geçilerek milyonlarca kadının hayatı kurtarılacak.
Devam eden denemelerde her beş kadından birinde görülen düşük riskte kişilere sonraki dört yıl boyunca yeni bir taramaya ihtiyaçları olmadığı söyleniyor. Bunun yanında riski yüksek bulunan kadınlar daha sık taramaya çağırılıyor.
Böylelikle de kadınların kendi kendilerini muayene ederken buldukları yumrular/kitleler bile görülmeden ve henüz tedavi için yeterli zaman varken kanseri ya da yüksek kanser riskini görebilmek ve hemen gerekli adımları atmak mümkün olacak.
Ancak meme kanseri taramasında kullanılan ve bir çeşit röntgen olan mamografi tek başına kullanıldığında her 100 kadından üçünde yanlış sonuç veriyor ve kanser taramasının sonucu negatif olsa da pozitif görünüyor; bu durum da kadınların gereksiz olarak endişelenmesine neden oluyor. Üstelik meme dokusunun yaşla birlikte değişimi, yağ-kas ve meme dokularının farklılaşması mamogramlardan alınan sonuçları etkiliyor.
Genç kadınların meme dokusunda daha az görülen yağ dokusu mamografide ortaya çıkan görüntüde kanserli doku gibi görülebiliyor bu da yanlış teşhislere yol açabiliyor. Üstelik bu yanlış yüzünden yağ dokusu az memelerde oluşan kanserlerin yüzde 40’ı bu sebepten gözden kaçabiliyor.
Öte yandan bu taramalar oldukça küçük ve erken safhadaki tümörleri tespit ediyor ancak bunların büyük çoğunluğu hiçbir zaman büyümüyor ve kötü huylu tümörlere yani kansere dönüşmüyor. Bunları ayırabilmek ve tedaviye ihtiyaç olup olmadığına karar verebilmek de doktorlar açısından oldukça zorlayıcı. Çünkü bazı durumlarda kanser riski nedeniyle hastalara gereksiz radyoterapi, kemoterapi ya da başka ilaçlı tedaviler uygulanabiliyor. Ve bunların etkileri de kadınlar için oldukça yıkıcı oluyor.
Cambridge Üniversitesi’nden Radyoloji Profesörü Fiona Gilbert bazı kadınların bu yüzden kendilerine hiç zarar vermeyecek tümörler yüzünden kanserli olarak damgalandığını aktarıyor.
Bu yeni ve çığır açacak uygulamanın devam eden denemelerinde 10 bin kadın yer alıyor. Bunların yarısına standart 3 yılda 1 mamografi uygulanıyor. Diğer yarısına da mamografiyle birlikte meme yoğunluğu ölçümü, kanser riskini taramak için tükürükten alınan genlerin teste sokulması ve kapsamlı bir sağlık anketi yapılması gibi kombine bir yaklaşım sunuluyor.
Kanser riski düşük çıkan kadınlara dört yılda bir mamografi önerilirken riskin yüksek bulunduğu kadınlar yılda bir defa mamografiye çağırılıyor.
Prof. Gilbert “60’lı ve 70’li yaşlarındaki kadınlarda meme kanseri görme ihtimalimiz daha fazla; yaş meme kanserinde önemli bir risk faktörü ancak genç kadınlar da meme kanserine yakalanıyor ve bizim onlara eğer ailelerinde meme kanseri hikayesi yoksa önerebileceğimiz bir çözüm yolumuz yok.” diyerek durumun ciddiyetini özetliyor.
Taramayı herkes için 50 yaşında başlatmak yerine daha akılcı davranmalıyız diyen uzmanlar meme kanserinin her 8 kadından birini etkilediğini, her gün en az 150 kadına meme kanseri teşhisi koyulduğunu hatırlatıyor.