Kriyocerrahi ve kriyoablasyon olarak da adlandırılan kriyoterapi, çeşitli iyi ve kötü huylu tümörlerin tedavisinde lokal olarak uygulanan bir yöntemdir. Yöntemin esası kriyoablasyon problarının ciltten ultrasonografi ya da bilgisayarlı tomografi eşliğinde lezyon alanına yerleştirilmesi sonrasında uygulanan dondurma ve ısıtma döngüleri ile anormal dokunun harap edilmesine(nekrozu) dayanır.
Uygulama alanları arasında memenin iyi huylu kitleleri olan fibroadenomların ve küçük boyutlu böbrek tümörlerinin tedavisi sayılabilir. Son zamanlarda nispeten iyi sınırlı ve küçük boyutlu meme kanserlerinin tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştır.
Kriyoablasyon, yani kanser etkisini durdurmak için bir tümörün “dondurulması” fikri, bilim kurgu dünyasının bir parçası gibi gözükebilir. Buna rağmen günümüzdeki sonuçları olumlu oldukları kadar umut vericidir.
Bu yöntem hem basit hem de komplike bir yaklaşıma sahiptir. Ayrıca bu yöntem tıp alanında, hakkında daha fazla şeyler öğrenmeye değecek olan yeni bir bakış açısıdır.
Kriyoterapi tedavisi, kanserin erken evresinde olan, kanserli bölge bulunduğu organın sınırlarından çıkmamış, yaşı ya da diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları gibi hastalıkları nedeniyle ameliyat edilemeyen hastalarda kullanıldığında oldukça iyi sonuç verebilmektedir.
Kriyoterapi, ameliyat ve radyasyon tedavisine alternatif olarak geliştirilmiştir. Prostat kanserinde kullanımı da oldukça yaygındır. Özellikle kanserin erken evresine, kanseri etkili biçimde kontrol altında tuttuğu söylenebilir. Kriyoterapi, prostat dokuyu dondurur ve prostat kanserini yok eder. İşlem 2 ya da 3 saat sürer. Ayrıca çok az kan kaybına neden olur. İşlemden sonra genel olarak iyileşme süreci 2 ve 4 hafta arasındadır. Vücuttan ölü hücrelerin temizlenmesi ise hemen hemen 9 ay ve 1 yıl sürmektedir.
Tedaviden sonra kişiler mutlaka takip edilmelidir. İşlemin uzun dönem sonuçlarını değerlendirmek için ek incelemeler yapmak faydalı olacaktır.
Kriyoablasyon, kanseri tedavi etmez. Ancak göreceklerimiz aşağıdakilerdir:
Bunlara ek olarak, kriyoablasyon, hastanın öncesinde ya da sonrasında kemoterapi ya da radyoterapi gibi daha agresif tedavileri almasına engel olmaz.